Bu büyük sözlerin sahibi kendisi ufak ama yüreği kocaman bir danışanıma ait. Daha önce de belirttiğim gibi benim her biri bir diğerinden değerli çok önemli öğretmenlerim oldu fakat beni deneyim olarak en üst noktaya her zaman çocuk öğretmenlerim taşıdı. 8 yaşında serabral palsi (CP) hastalığı olan bir danışanımdı.Onu çok seven kocaman bir ailesi var. Bunu daha ilk görüşmemizden anlamıştım. Bana bir aile çizmesini istediğimde kocaman bir aile çizmiş ve kendisini en ortaya, en güvenli yere yerleştirmişti. Minicik elleri ile hastalığına rağmen harika işler çıkartıyor ve içindeki sevgiyi herkesle paylaşıyordu. Alıcı dili ve sosyal becerileri yaşının sınırları hatta ötesindeydi, fizik tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları sayesinde de spastisite olan bölgelerinde gayet olumlu iyileşmeler elde edilmiş durumdaydı. (ki aile bu konuda çok deneyimli ve bilgiliydi)Bizim destek olmaya çalıştığımız alan ise ifade edici dil özellikleriydi. İnce motor becerileri biraz geriden geliyor, konuşurken bu yüzden bazen anlaşılması güç ifadeleri oluyor. Bu durum en çok da onu üzüyordu. Biliyordu çünkü zorlandığını ve zor anlaşıldığını.En sevdiği kıyafetleriyle her gün bize yoldan geçerken kendi elleri ile kopardığı çiçeklerden, dallardan hediyeler getiriyor. Bazen de bize ince motor becerilerinin gelişmesine katkısı olsun diye yapmasını istediğimiz küpelerden, bilekliklerden getiriyordu. Her geçen gün daha da büyüyordu küpeler ve kolyeler. Her geçen gün bize ders veriyordu.Serabral Palsi kötüye giden bir durum değildir derdi kitaplarımız, hocalarımız bunu bize her gün gösteriyordu koca yürek. Programımızın sonlarına doğru bir sabah merkezimizde olağandışı bir durum yaşandı. Danışanımızın annesi bize çok heyecanlı bir şekilde o sabah neler yaşadığını anlatmaya başladı. Ses tonu ve yüzündeki ifade ne kadar şaşırdığını belli ediyordu. Onu dinlemeye başlarken bir kez daha üzücü bir durum dinlemek istemediğimi düşünüyordum. Çoğu zaman koca yürek yolda yürürken düşebiliyor, canının yanmasına değil ama en çok sevdiği pembe taytının yırtılmasına ve şıklığının bozulmasına çok üzülüyordu. Ben ise yine canının yandığına... Fakat bu sefer farklıydı. Anne bize o sabah nasıl uyandırıldığını anlatıyordu. Koca yürek annesine ‘’Anne ben böyleyim diye üzülme hayatı akışına bırak’’ diyerek uyandırmış ve merkezimize gelmek için hazırlıklara koyulmuş. Bir cümleden ibaret bir mutluluktu bu gözlerimizi yaşartan. İfade becerileri en üst düzeyde olmasına rağmen o an ilk defa çok net bir şekilde anlaşılabilir olan kocaman bir cümle. Bizi bir kez daha mesleğimize bağlayan, ufak adımların büyük mutluluklar yaşamaya yettiğini anlatan bir cümlelik büyük mutluluk.Teşekkürler koca yürek...
Serabral Palsi bir engel değildir.